Necip Ülkü ile sözlü tarih görüşmesi

1934 Umurbey doğumluyum. Babam Bayram Ülkü mübadelede Selanik taraflarından göç etmiş, annemler ise Mollaarap’ın yerlisi imiş. Dedem Çanakkale Savaşı’na katılmış ve orada Umurbey muhtarı ile karşılaşmış. İki arkadaş: “Cepheden, hangimiz sağ dönerse, dönemeyenin ailesiyle ilgilensin,” diye anlaşıp sözleşmişler. Dedem orada şehit düşmüş. Umurbey muhtarı ise sağ dönmüş. Annemler iki kız, bir erkek kardeşmiş. Teyzemi dayım, annemi ise dedemin Çanakkale’den dönen muhtar arkadaşı verdiği söz üzerine evlatlık almış.

İlkokulu 22. Okul’da okudum. Abim ise Tophane Sanat Okulu’nu bitirdi. Çocukluğumuzda Bursa’nın sanayi merkezi bizim mahalleydi. Evimiz, Umurbey Efe Sokak’taydı. Sokağımızda yedi hane mevcuttu. Karşımızda Tevfik İpekman ve İpekerler’in fabrikaları vardı. Bugünkü gibi her taraf ev değildi. Üst tarafımızda vakıflara ait üç ya da dört dönüm bahçe vardı. Biz oralara tütün diker, tütünün aralarında ise kabak yetiştirirdik. İpekerler’in fabrikasının bulunduğu bahçede birde güzel villa vardı. 1945’li yıllarda İran şahı Bursa’ya geldiğinde İpekerler’in bu villasında ağırlanmıştı.

Çocukluğumuzda bu fabrikanın bekçisinin oğlu Mehmet vardı, hep onunla oynardık. Mahallede bir kadın hastalandığında annemi ararlardı. Herkes bilirdi annemi, o da muhtar babası gibi mahalleliye yardımcı olmaya çalışır, önderlik ederdi. Şimdiki gibi doktor ya da ebe yoktu. Ben dişimi Kayhan’daki berberde çektirdiğimi hatırlıyorum. Şartlar kötü olsa da komşuluk ilişkileri son derece güzeldi. Şimdi koca apartmanda, hasta olduğunda bile kapını çalmıyorlar. Eskiden ise kapıların açma ipi olurdu, o ipler hiç çekilmez üzerinde durur, bir komşu istediği zaman gelir, giderdi.
Alman Harbi günlerinde babam bir radyo almıştı. Bütün mahalleli haber dinlemeye bize gelirdi. Haber dışında da güreş programı yayını yapılır, onu da dinlerlerdi. Elektriği de o yıllarda almıştık. Uzun bir müddet, akşamları harpten ötürü karartma yapılırdı. Babam mahallede 1945 yılından sonra bakkal dükkânı açarak esnaflık yaptı. O dönemde şimdiki kadar motorlu araç da yoktu. Bursa’da at çoktu, faytonlarla geliş gidiş çok olurdu. Semercilik de geçerli bir meslekti. Umurbey muhtarı Mehmet Dedem ve oğlu Mehmet (Gürsoy) Dayım Kayhan’da semercilik yapardı. İkisinin adı da Mehmet’ti. Ben de onların yanlarına çalışmaya giderdim. Muhtarlığı da dedem bıraktı, dayım aldı. Dayım hem muhtarlığı, hem de baba mesleğini sürdürmüştü. Ben de boş zamanlarımda semer işinde çalışırdım. Ancak arabalar çoğalmaya başlayınca oto tamirciliğine başladım. Abim ise sanat okulunu bitirdikten sonra Gemlik yakınlarındaki Alman bir ipek fabrikasında işe başladı. Bir müddet orada çalıştıktan sonra sanat okulu okuyanlara askeriye kadro açtı. Abim de bu sayede astsubay oldu.
Mahalle düğünleri bahçelerde olurdu. Yakın komşular bizim evin bahçesi geniş olduğundan, düğünlerini bizim bahçede yapardı. Bayramlarda herkes gibi Pınarbaşı’na, Hıdırellez’de ise Temenyeri’ne gidilirdi.

Umurbey’de İpekerlerin Köşkü, 1985

Cengiz Bütün tarafından 25 Aralık 2012 tarihinde görüşülmüştür.

ARAMA YAP