Muhsine Özek ile sözlü tarih görüşmesi

1944 doğumluyum; ilkokul 3den terkim. 18 yaşında, evlendikten sonra bu mahalleye geldim

Mahallemiz de düğünler eğlenceli geçerdi. Kız tarafı, kına eğlencesi yapar; geline kına yakılır; kızlar kendi aralarında eğlenirdi. Ertesi akşam, damat tarafı da, düğünü yapardı. Mahalleli düğüne iştirak etmeye çalışırdı. Düğünlerimizde silah atılmazdı. Eğlencelerimiz de kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde olurdu.

Evliliklerin çoğu, görücü usulüyle yapılırdı. Anneler, gelinlerini beğenir; oğulları ile evlendirirdi. Şimdi, herkes birbirini görerek evleniyorlar. Kız kaçırma olayı az da olsa olurdu.

Sünnetlerimiz de, düğünlerimiz gibi olurdu. Sünnet çocuğuna kına yakılırdı. Ertesi gün çocuk, arkadaşlarıyla Emir Sultan’a gezmeye götürülürdü. Sünnete gelen misafirlere, ev sahibinin durumuna göre yemekler ikram edilirdi.

1958 – Erdoğan Özek’in sünnet

Doğumlarda, lohusa mevlitleri okutulurdu. Gelen misafirler bebeğe hediyeler getirirdi. Doğum yapan bayan 40 ı çıkana kadar dışarı çıkmazdı. Çocuğa isim vermek için, hoca çağrılır; ya da evin en yaşlı erkeği, çocuğun kulağına adını üç kere seslenir; diğer kulağına da ezan okunurdu.

Önceleri komşuluklarımız da çok iyi olurdu. Önceki evlerin bahçeleri vardı. Yazın gelen misafirler bahçede ağırlanırdı. Gelen misafirler için tatlılar, börekler yapılır; yiyecek ikram edilirdi. Şimdi her taraf apartman olunca eski komşuluklar da kalmadı.

Hacı tehniyeleri olurdu. Hacıdan gelenler karşılanır; onlar için yemekler yapılırdı. Mevlitler okunurdu. Evdeki genç kızlar bir örnek giyinir; gelen misafirleri onlar ağırlarlardı.

Çocukken en çok oynadığımız oyun beştaş oyunuydu; onun gibi saklambacı da çok oynardık. Bizler, kız çocuğu olduğumuz için pek fazla dışarıya çıkmazdık. Evde evcilik oynardık.

Hıdrellezde pikniklere giderdik. Ateş yakar; üzerinden atlardık. Piknik yaptığımız yerde top oynar; ip atlardık. O gün için özel yemekler yapar; piknik yaptığız yerde yerdik.

Ramazan ayında pilavlar yapardık. Erişte makarnaları kesilir; yufkalar açılırdı. Şimdi bunların hepsini hazır bulmak mümkün oluyor. Akşamları iftar yemeğine misafirler gelir veya biz misafirliğe giderdik. Ramazanın en güzel yanı, iftar yemeğinde bütün aile fertleri bir arada bulunurdu.

Ramazan bayramında sabahları, çay yerine yemekler hazırlanırdı. Bayramlarda büyükleri ziyarete giderdik Pınarbaşı’nda bayram eğlenceleri olurdu. Bursa’da herkes mutlaka pınar başına eğlenmeye giderdi.

Setbaşı Köprüsü’nde Nazım ve Melahat Özek ile Kıymet

Mahallede ebe Seher Hanım teyze vardı. İğnelerimizi de o yapardı. Herkes tarafından da sevilirdi. Kırıkçımız, kuşçu Hasan vardı. Mahallelinin kırık çıkık işlerine o bakardı. Hatta benim kızımın kolu kırılmıştı. Ona gitmiştik.

Eskiden mahallede herkesin birbirine karşı güveni başkaydı. Sıcak ve sevgi dolu bir komşuluk vardı. Darda kalanın yardımına koşulurdu. İhtiyaç sahiplerine yardım edilirdi. Her şeyden önce, insanın insana sevgi ve saygısı vardı.

SEYİT AKDOĞAN 03.10.2010

 

ARAMA YAP