Harun Aker ile sözlü tarih görüşmesi

1955 doğumluyum. 1965’ten beri bu handayım. Hanın girişinde tekstil imalatı yapıyorduk. Suni ve sentetik kumaş imalatı. Halen devam ediyorum. Bu işi babam başlatmıştı. Biz Bulgaristan göçmeniyiz. Babam Bulgaristan’da ayakkabıcılık yapardı. Han’ın büyük çoğunluğu tekstil işiyle uğraşırdı. Aktariye ve boya işiyle uğraşan kişilerde vardı. Çağhan Timur adlı kişi dokuma malzemesi satardı. Şevket Çoygun’un depoları vardı. İrfan Çoygun DYO boyaları satardı. Duyduklarıma göre handa şaraphaneler bulunmaktaydı. Zahire ve bakliyat işi yapanların olduğu da söylenmektedir. O zamanlar teknoloji zayıf olduğu için kalite ve çeşitlilik azdı. Şu an daha fazla. Fidan Han, Koza Han ve Geyve Han’da pazarlama işi yoğunluktaydı. İstanbul ve Anadolu’dan pazarlama için tüccarlar gelirdi.

Doğudan gelen arabalar çarşının içine girebiliyordu. Bu esnafa canlılık getirirdi. Sezonluk işler alınırdı. İlkbahar ve yaz aylarında işler artardı. Mevsimlik işler olurdu. Hana her vilayetten müşteriler gelirdi. Handa tüccar terziler bulunmaktaydı. Hazır elbiselikler olurdu. Tahminime göre kalaycıda vardı. Şu anki üretim tüketim o zamana göre çok fazla. 1936-1942 model mekikli tezgahlar kullanılırdı. El tezgahlarında havlu dokunurdu. O zaman hana her türlü nakliyat aracı girerdi. Şu an çarşıya canlılık getirebilmek için tekrar araç girişinin sağlanması gerekir. Otopark olması lazım.

Biz toptan satıcılık işi yapardık. Şu an işler durmuş vaziyette. Çarşının yeniden canlanabilmesi için plazaların şehrin içinde olmaması gerek. Plazalarla yarışabilmek için ailelerin çocuklarını bilinçlendirmeleri lazım. İnsanların geçmişlerine sahip çıkmaları gerekir.

Hana geldiğimizde, hanın ortasında büyük bir çınar vardı. Günümüzde kuruduğu için kesilmiş durumda. Zemin, Ulu Cami benzeri, düz kesme taştan oluşan kara taştı. 1970’li yıllarda zemin beton oldu. Dükkanların önündeki çıkmalar kaldırıldı ve eski haline getirildi. Hanın kemerleri 1980’den sonra tamir edildi. Bana göre çarşıda yanlış restorasyon işi yapılıyor.

Vakıf kayıtlarından hanın isminin daha önce Mahmut Paşa Han’ı olduğunu öğrendik. Fidan Han ismi, köylülerin buraya fidan getirip satmasından gelmektedir.

Bayram eğlenceleri çok güzel geçerdi. Pınarbaşı’na gidilirdi. Orada Çingeneler eğlence yapardı. Girişte doğal turşu satılırdı. Atlara ve dönme dolaplara binilirdi. Atlıkarınca, mekanik ve elektrikliydi. Belediyenin Pınarbaşı’nı nostaljik yapması lazım. Ramazanlar çok güzel geçerdi. O günkü güzel pideler şu an yok. Abi dediğimiz kişiler eşe dosta iftar yemekleri verirlerdi.

Çarşıda eskiden güven, itimat, sevgi, saygı vardı. Büyüklerimiz bizi bu konularda uyarırlardı. Herkes mutlaka birbirine selam verirdi. Şehir büyüdükçe sevgi, saygı kalmadı. Göçle gelen insanlardan dolayı kültür karmaşası oldu. Teknolojik aletlerin gelişmesi ilişkileri yozlaştırdı. Eskiden insanlar birbirlerine yardımcı olurlardı.

En büyük eğlencemiz sinemamızdı. Muzip insanlarımız vardı. Tatlı şakalar yaparlardı. Apo hamalcılık yapardı, sandık imal ederdi. Cimbomlu Mehmet askıcıydı.

Çarşıda Gayrimüslimlerden Yahudiler vardı. 5 tane Yahudi’yi biliyorum. Tekstil işi yaparlardı. İçlerinde nakliyatçı vardı. Albert Portakaloğlu denirdi. Bizim imal ettiklerimizi, mektuplarımızı götürüp getirirlerdi. Çok zeki bir kişiydi. 150 telefonu aklında tutabilirdi.

Eskiden şehrin akarsu kaynakları gürdü. Balık tutulabiliyordu. Sanayi bunları öldürdü. Sebze meyve mevsimine göre yenirdi. Günümüzde tatları bozulmuş durumda.

Çarşıda çok zengin ve çok fakir diye bir kutuplaşma yoktu. İnsanlar genelde orta halliydi.

Muhammet Mustafa Şahin tarafından 14.01.2010 tarihinde görüşülmüştür.

ARAMA YAP