1945 doğumluyum. 11 yaşında Okçular Çarşısı’nda bir işyerine çırak girdim. Aynı işyerinde kalfa, usta, ortak oldum ve aynı yerde 20 sene hiç bırakmamak koşuluyla çalıştım. Ustam vefat edince dükkânı bıraktım. Çeşitli işler yaptıktan sonra yaklaşık iki yıldan beri Tahtakale’de kabaktan avize yapıyorum.
Rahmetli babam İsmail Karalar köy enstitüsü öğretmeniydi. Kendisi 1933 yılında Romanya Tuna’dan gelmişti. Babam gibilere okumuş oldukları için nedense jön Türk diyorlar. Babam Adapazarı Arifiye İlköğretmen Okulu’nu bitirdikten sonra İnegöl’ün Yenice Köyü’nde öğretmenlik yapmaya başlamış. 1951 yılında vefat edince de annem ablamı evlendirdi, abimi öğretmen okuluna gönderdi, beni ve diğer kardeşlerimi de alıp Bursa’ya yerleşti. Bursa’ya ilk geldiğimizde Uluyol’da dayımların yanında oturduk.
Annem Rüveyde Karalar Bursa’ya yerleştikten sonra Devlet Hastanesi’nde çalışmaya başladı ve evimizi Uluyol’dan Mollaarap’a taşındı. Hastanede çalıştığı için Mollaarap’taki çocukların birçoğunu annem dünyaya getirmiştir. Kendisi 22 sene Mollaarap’tan Devlet Hastanesi’ne yürüyerek gidip geldi. Sabah 05.00’te yola çıkardı. Zübeyde Hanım Hastanesi’nin açıldığı yıl emekli oldu.
Mollaarap’taki ilk evimiz Balabanbey İlkokulu’nun karşısında, Bahçe Sokak’taydı. Daha sonra Harmanyeri Camisi’nin olduğu bölgeye taşındık.
Çocukluğumuzda kar yağdığında İpekçilik Caddesi, Eşrefiler Caddesi, Sakaldöken Caddesi (Aslanlı Yokuş) iki ay kapalı kalırdı. Kar hemen erimezdi. Vasıtaları bırakın, insanlar bile inemezdi. Aslanlı Yokuşu ile Topuz Bayırı’nda geceleri üçe-beşe kadar kızak kayardık. Bekçiler bizi ciple kovalardı ama cip gitmiyordu ki nereye bizi yakalayacak.
Bursa’nın tarihinde pek bilinmeyen Şeyh Sabit Mahallesi vardır. Ben askerden aileme mektup gönderirken Şeyh Sabit Mahallesi Bahçe Sokak diye gönderirdim. Şeyh Sabit Hazretlerinin mezarının yeri yurdu ise bilinmiyor. Vefikiye Mahallesi’ndeki dere aktifti ve tamamen fabrikalarla dolu bir yerdi. Kerpiçhane denilen yer harman yeriydi; orada harman dövülürdü. Çocukluk yıllarımda her evde elektrik vardı ancak su ve telefon çok lükstü.
Balabanbey İlkokulu 1958 yılında yapıldı. O zamanın valileri Bursa’da 10-15 tane emsal okul yaptılar. Balabanbey İlkokulu da bunlardan biriydi. Eski okul kalenin üstündeydi, yan tarafta da yakın zamana kadar Çocuk Esirgeme Kurumu’ndaki çocukların ortaokul seviyesine geldikleri dönem de kaldıkları yurt binaları vardı. Bu yurtlar yıkılınca yerine lojman yaptılar.
1955-1960’lı yıllarda insanlar Pazar günleri Mudanya’ya gidebilmek için sabah saat 3.00-4.00 gibi at arabasıyla yola çıkarlardı. Bir kısım mahalleli de Pazar günü piknik yapabilmek için sabah namazında Temenyeri’ne halı, kilim atarlar, yer kaparlardı.
Teleferik bölgesindeki ağaçları Balabanbey İlkokulu talebeleri, yamaçtakileri ise Işıklar Askeri Lisesi’nin talebeleri dikmiştir. Hiç biri kendinden oluşma değildir.
Şu anki Mollaarap Muhtarlığı’nın bulunduğu yerden yukarıya doğru çıkan yol dereydi. Bu dere Yeşil’e kadar inerdi ve kenarı uçurumdu. Güvenspor Kulübü’ne gelir getirmesi amacıyla bu dere kenarında yağlı güreşler yapılırdı. 1972-1975 sezonlarında Güvenspor’da yöneticilik yaptım. Ne zaman Güvenspor İntam’a gitti, biz yönetimi bıraktık.
Harmanyeri Camisi 1968 yılında yapılmaya başlandı 1972’de bitti. Önceden caminin bulunduğu yer mezarlıktı.
Kerpiçhane’nin yukarıları üzüm bağları ve kestanelikti. 1965 senesine kadar o bölgede oturan aileler Cumartesi-Pazar günleri bütün yakacaklarını dağdan temin ederlerdi.
Sibel Gök tarafından 31 Mayıs 2013 tarihinde görüşülmüştür.